ASIM GÖZÜKARA asimgozukara@gmail.com

BİR SAMİMİYET TURNUSOLU: TOPLU SÖZLEŞME

22 Ağustos 2023 Salı 09:51

BİR SAMİMİYET TURNUSOLU: TOPLU SÖZLEŞME

Memurlar için toplu sözleşmede sona yaklaşıldı.
Memurlar adına toplu sözleşme pazarlıklarını yürüten Memur-Sen konfederasyonu günlerdir toplu sözleşme masasında, tv programlarında, basın toplantılarında ve kitlesel basın açıklamalarıyla taleplerini dillendiriyor, kamuoyu oluşturmaya çalışıyor.
Ancak  tüm çabasına rağmen derdini  anlatamamış olmalı ki 
taleplerinin karşılanmasına yönelik arzu edilen düzeyde mesafe alınamadı.

Peki bu durumun sorumlusu kim?
Sendikalar mı, siyaset ve hükümet mi?

İşin aslı Memur-Sen  ve bağlı sendikaların , 11 hizmet kolunda çalışan milyonlarca memur ve memur emeklisinin sorunlarının tespiti ve bunların çözümüne ilişkin düzenli, disiplinli, sistematik bir çalışmayı ortaya koymuş olması, süreci ne kadar önemsediklerini gösteriyor.
Taleplerin teknik detayları, gerekçeleri, önemi ve önceliği ile ilgili ödevini yapmış halde masaya gelmeleri nedeniyle Memur-Sen ve bağlı sendikalar büyük bir takdiri hak ediyor.
Bununla beraber başından itibaren ifa ettikleri görevin vakarına yakışır bir dil, tarz, üslup ve gayretle samimi bir mücadele ortaya koydular. Tribüne oynayan, süreci sekteye uğratacak tavır, tutum ve söylemlerden bilhassa kaçındılar.

Diğer taraftan siyaset ve kamu bürokrasisi son yıllarda birçok konuda çözüm üreteyim derken yeni sorunlar doğuran, ücret dengesizliklerine neden olan, hakkaniyeti, görev ve yetki hiyerarşiyle uyumlu ücret sistemini tarumar eden düzenlemeler yaptı. Memur-Sen ve bağlı sendikalar, tüm itiraz, eleştiri ve karşı çıkışlarına rağmen atılan adımları engelleyemediler. 
Buna rağmen oluşan maliyet hep sendikalara ödetildi, işin vebali sendikaların boynuna yüklendi.
Karşı çıkıldığı, itiraz ve muhalefet edildiği halde bu olumsuzluklardan sorumlu tutulmak tuhaf değil mi?

Türkiye'de sendikacılığın kısır döngü haline gelen bu açmazının sebebi nedir?
Bazen güzel sözle ve tatlı dille, bazen sitem ve şikayetle, bazen uyararak, bazen kızarak, bazen yazışarak bazen mahkemelerde hukuk önünde hesaplaşarak verilen mücadeleye rağmen neden sendikalar suçlanıyor?
Bu sorunun mutlaka sendikalar tarafından masaya yatırılması gereken kurumsal iletişim stratejisiyle ilgili boyutu vardır. Sendikalara bunu yapmalarını tavsiye ediyoruz.

Ancak sendikalar kendilerini anlatamıyorlar diye suçu onlara boca etmenin de alemi yok...

Bence biraz da madalyonun diğer yüzüne bakmakta fayda var.
Bugüne değin neredeyse her olumsuzluğun faili durumundaki kalbi nasır bağlamış bürokratlar ve teknokratların hesap makinesinin tuşlarından ibaret ruhsuz, sosyolojinin gerçeklerinden ve kararlarının neden olacağı siyasal maliyetin risklerinden habersiz güruh ve bunu görmezlikten gelen siyasi iradenin de şapkasını önüne alıp düşünmesinim zamanı geldi, geçiyor.

Aileleriyle beraber yaklaşık 25 milyon memur ve memur emeklisini ilgilendiren Toplu Sözleşmeye ilişkin gün ışığı gibi ortada olan bazı gerçeklere karşı neden üç maymun oynanıyor?

Memur emeklisi, asgari ücretin altında maaş alıyor. Kirada olanlar adeta açlığa mahkum haldeler.

Merkez Bankası tarafında hedef enflasyon olarak ilan edilen, hükümetçe kabul edilen ancak her zaman bu rakamın üzerinde gerçekleşen enflasyon oranının bile altında teklif vermek hangi akla hizmet etmektir. Enflasyon farkı zaten verilecek. Madem öyle neden bunun üzerine de bir refah payıyla gerçekçi bir adım atılmıyor?

AK Parti büyük ölçüde kendi seçmen kitlesi olan sabit gelirli memur ve memur emeklisiyle, kendisiyle ortak toplum kesimlerini kapsayan Memur-Sen'e bağlı sendikaların canhıraş gayretine,  iyi niyetine ve uzlaşı çabalarına rağmen, neden onları temsil ettikleri üye kitlesi ve kamuoyu nezdinde zora sokacak bir duyarsızlıkla hareket ediyor?
Memur-Sen'in sıkıştığı cendereyi anlayabilmek için sadece Kamu-Sen'in toplu sözleşmenin son oturumuna katılmama gerekçesi olarak sunduğu "Bu durumun sorumlusu, kamu işveren tarafının bu yaklaşımına tepkisiz kalarak yaşananlara çanak tutan yetkili konfederasyon ve sendikalarıdır. Toplu Sözleşme görüşmeleri yetkili konfederasyonun basiretsizliği ve iş bilmezliği ile heba edilmek üzeredir. Bu sebepten dolayı görüşmelere katılmayacak, yetkili konfederasyonun vebaline ortak olmayacağız." açıklamasına bakmak yeterlidir.

Hükümet kanadı, sivil toplumun lokomotifi niteliğindeki sendikaların tavır, eylem ve söylemlerini, bunların olası etkilerini iyi analiz etmeli, tartışmalı.

Tartışılmalı ki; bugün yaşananların basit bir zam pazarlığı değil, geçici ekonomik darboğaz uğruna tüm zorluklarına rağmen dünyada eşine az rastlanır şekilde meşru bir zemninde   yürütülen siyaset-sivil toplum ilişkisinin millet iradesinin tahkimatı boyutuyla yara almasına müsaade edilmesin.
İnşallah hükumet kanadı bu süreci sadece, Maliye Bakanlığının dünyası rakamlardan ibaret  bürokratlarının insafına bırakmaz; siyaset, sosyoloji ve iletişim uzmanlarını da içine kattığı gerçek bir müzakere ve mutabakat arayışı zeminine taşıyarak sürdürür.

YORUMUNUZU YAZIN ...
Farklı olanı seçin:
# # # # # #