Her toplum eğitim sistemini bir ortam olarak koşullandırır. Her eğitim sistemi ise toplumun gereksinimine cevap verir ve toplumun bir anlatımı olur. Toplum, eğitim sisteminin amacı ve hedefidir. Toplumun yapısı eğitim sisteminin yapısını belirleyen bir nedendir (Raymond Aron).
Eğitimde her zaman, insanın, toplumun işine yarayacak en güzel bilgilerin öğretilmesi gerek. Diğer yandan hiçbir amaca ve toplum yararına olmayacak metotsuz bilgilerin ne bireyi ne de milleti güçlü kılmayacağı aşikardır. Bugün çelişki yaşadığımız eğitim sistemimizde batının bize dayattığı , kültürümüze yabancı, ayrık otu mesabesindeki taklitçi eğitim sisteminden bir an önce kurtulmamız gerek. Kendini tanımayan sadece kendisine hizmet edecek maddeyi tanımaya çalışan bir eğitim sisteminden yeni , kendini tanıyıp bilecek ve kendini bildirecek bir eğitim anlayışına geçmemiz gerek.
Bizim ilk dönem erken cumhuriyetçi aydınlarımız kötüye karşı başlattıkları mücadeleyi iyi olana karşı da başlatmışlar ve iyi olanı da uygulama alanından uzaklaştırmışlardır. Buradaki yanlışlık batıyı taklit edelim derken, bilim ve akla dayalı olanın yanında batının ahlak ve yaşantısının da alınmış olması. Bunun sonucunda insana dair eğitimden ziyade tamamen materyalist eğitim benimsenmiş oldu. Materyalist eğitimin ise kendini ve yaratıcısını tanımak ve tanıtmak gibi bir derdi, davası olmamıştır. Kah materyalist kah ahlaki tanıtmada ise tanıtmaya ve anlamaya yönelik çalışmalarda ise bir şeyler eksik kalmıştır. Bu sefer kendini tanıyan insan yaratıcısını tanımamaya başlıyor ve yaratıcıyı basitleştirerek yeni akım “deist” oluyor.
Ahlaki yapıyı sadece akli ahlakla tanzim etmemeli . Din etkisinin ve tesirinin olduğu ahlaki düsturları da harfiyen uygulamamız gerek. Günümüz eğitim sistemin de eksik olanın bilgi değil ahlaktır. İnsana ve topluma yol gösteren sadece bilgi ,bilim değil, bilgi ile beraber ahlak da olmazsa olmazdır. Çocukları maddi vasıflarla donatmadan önce yüksek manevi ideal ve vasıflarla donatmak ve yetiştirmek gerek. Toplumun, ülkenin kontrolsüz gelişimi refah getirdiği gibi felaketi de getirebilir. Batının akılcı eğitimi dayatması bize dayatılan ve menşei kendi kültürü olan deli gömleklerinden başka bir şey değildir.
Üniversitelerdeki öğretmen adaylarına yöntem ve metotları öğretmekle eğitimdeki eksikler giderilmez. Bu sorundan kurtulmanın yolu eğitimdeki felsefesizliği gidermektir. Eğitimde doğaya da yer vermek daha doğrusu doğayı da eğitime katmak gerek, çünkü doğa çocuğun kabiliyetlerini geliştirmeye ve gelişmesine yardımcı olmaktadır. Daha sonra doğa çocuğun hangi kabiliyetini geliştirirse, eğitimci de o kabiliyetlere ve yeteneğe dikkat etmelidir.
Eğitimde iradeyi fikirlerle donatmak gerek. Belki bir süre bocalama olacak ama daha sonra bu durum alışkanlık haline gelecektir. Okulda hiç kimseye faydası olmayan eğitimden öğrencileri arındırmak gerek. Meçhul olacak olan ilim için havanda su dövmeye gerek yok. Yeni neslin eğitimi sadece bilim ve akılla değil bunun yanında dini ve dine dayalı ahlaki bir eğitimi de hayatında uygulamaya, ruhani terbiyeye, gönlü saflığa, ulviliğe, Allah'a ve Rasul'e yükselten ve yalnız Allah korkusu ve kıyamet günü mahkeme ve cezasına değil, bunlarla beraber ,ilahi aşk ve yaratana dönme, kavuşma aşkı aşılayan, sevap ve hayır işleten ,sağlam ve ciddi bir din fikri kazandıran, kaza ve kadere karşı bir de insanın elinde olan irade bulunduğunu öğreten, din ve millet uğruna yapılacak iyilik ve hayırlı işlerin de mutluluk ve sevap kazandıracağını öğreten bir eğitim olmalıdır. Cismani terbiye ise çocukların, fertlerin fikirlerini, umutlarını vatana bağlayacak, onlara milli şerefleri kazandıracak ve böylece maddi yararlar,çıkarlar sağlayacaktır(Ahmed Hikmet Bey).