SON EKLENENLER

Sanal öğretmen ve çocuğa özel müfredata doğru...

İTÜ MTAL Okul Müdürü Prof. Dr. Hüseyin Toros, Gelişen yapay zekâ teknikleri ile her çocuğa özel bir eğitim ve öğretim müfredatının geliştirilmesi üzerine yapılan çalışmaların hızla çoğalmasıyla yeni bir sektörün oluşması ihtimaline dikkat çekerek Yapay zekâ ile zenginleştirilmiş sanal öğretmenlerin yetiştireceği bir süreç yaşanacağına söyledi.
02 Kasım 2021 06:54

Çağın bilgi ve becerileriyle donatmaya çalıştığımız yavrularımız, yakın gelecekte eğitim ve öğretimdeki hızlı dönüşüme şahit olabilir. Önümüzdeki yıllar, hayat tarzımızı salgın hastalıkla birlikte çok farklı bir yapıya dönüştürmeye aday gibi görünüyor. Elektrik-elektronik ve bilişim alanındaki gelişmelere paralel olarak iletişimde de baş döndürücü bir ilerleme gözleniyor. Yapay zekâ ve robotik gibi üst düzey sayısal teknolojilerin kullanılması ve yayılması, toplum hayatında önemli değişiklikler meydana getirmektedir.

Son yıllarda insanlık tarihindeki dönüm noktalarından biri de, “Endüstri 5.0”, “Toplum 5.0” ve “Eğitim 5.0”’dır. Canlı ve cansız varlıkların birlikte düşünüleceği, plan ve programların paydaşlar ile birlikte yapılacağı bir döneme doğru gidiyoruz. Ekolojik sistemi sadece bizden ibaretmiş gibi düşünerek yaşamanın yanlışlığını salgın hastalık sayesinde anlamış olduk. 1850’lerden itibaren sanayileşmeyle birlikte gücü elinde tutan ülkelerin daha fazla kazanma ve daha fazla tükettirme isteğinin ekolojik sisteme verdiği zarar, yaşanan küresel sorunlarla acı bir şekilde anlaşıldı. Bizlere verilen nimetleri sorumsuzca kullanamayacağımızı anlamanın gelecekteki ekolojik sistemin sürdürülebilirliği için son derece önemli olduğunu insanlığın kabul etmesinin zamanı çoktan geldi.

ŞAHSİ ÖĞRETİM VE AKRANLAR İLE TAKIMLAŞMIŞ EĞİTİM
Birbirinden farklı kabiliyetleri olan çocuklarımızın bunları geliştirebilme ve sergileyebilmeleri için öğrenci merkezli yeni bir ortama ihtiyaçları bulunmaktadır. Gelişen teknolojiler ile öğrencilerin potansiyellerini göz önünde bulunduracak, insanlığa fayda sağlayacak, kısa ve uzun süreli fırsatlar sunacak ve bunu en üst düzeye çıkarabilecek yapıların tasarlanması hedeflenmektedir. Nasıl ki karma malzeme ile en sağlam malzemeler üretiliyor ise farklı kabiliyetler de takımlaştırılarak eğitimde büyük başarılara imza atılabilir.
Her zaman ve her yerde en değerli kaynak insandır. Yeni teknolojilerin kullanılmasıyla uygulamalı bilgi ve teknolojik çözümlerin gerçek hayattaki zorlukları hafifletmesi ve üretkenliğin doğal bir süreç haline gelmesi sağlanabilir. Takım çalışmasının teşvik edilmesiyle zenginleştirilmiş bir eğitim, toplumların gelişiminde kısa zamanda büyük yol alınmasına yardımcı olabilir.

SANAYİLEŞMEDE ÖNEMLİ DÖNÜŞÜMLER
“Endüstri 1.0”dan “4.0”a kadar üretim odaklı çalışmalar ön planda iken “Endüstri 5.0” ile artık insan odaklı üretim konuşulmaya başlanmıştır. Küreselleşme, işgücü piyasasındaki ihtiyaçları ve beraberinde iş analizi yaklaşımını esas alarak belli standartların oluşmasını mecburi kılmaktadır. Mesleklerin icra edilmesi, çalışanların işlemlerini yerine getirebilmesi için mesleki ve teknik eğitim, altın fırsat olarak karşımıza çıkmaktadır. Mesleki ve teknik eğitimde sanayi alanındaki değişimler dikkate alınarak hazırlanan plan ve programlarla başarıya ulaşılabilir. Peki, sanayideki önemli dönemeçler nelerdir?

Endüstri 1.0
Sanayiye geçiş ve mekanik üretim… 18. yüzyılın sonlarında su ve buharla çalışan mekanik üretimin başladığı dönemdir. Daha hızlı ve daha kolay üretime geçildi.

Endüstri 2.0
Buhar, çelik, kömür endüstrisi ve elektrikli motorların icadıyla seri üretim ve montaj sanayi gibi fabrikalaşmanın yaygınlaştığı dönemdir. Teknolojiye geçiş, elektrik kullanımı ile iş bölümüne dayalı seri üretime geçiş de diyebiliriz. 20. yüzyılın başlarında elektrik ve yanmalı motorlarla çalışan daha karmaşık makineler üretimde kullanılmaya başlandı. Elektriğin üretimde kullanılmaya başlaması ile işçilerin yükü biraz daha hafifledi. Seri üretim bantları ile yoğun bir üretim sürecine geçildi. Üretimin hızlanması, ürünlerin çoğalmasına ve fiyatların kısmen ucuzlamasına neden oldu. Ürünler, herkes tarafından ulaşılabilir hale gelmeye başladı.

Endüstri 3.0
Bilişime geçiş, üretimde otomasyon… 1950 sonrası bilişim çağının başlangıcıdır. Bu yıllar, dijitalleşmeye yani sayısallaşmaya dair ilk örneklerin ortaya çıktığı dönemdir. Büyük boyutlu ancak düşük işlemcili ilk bilgisayarlar icat edildi ve sanayide kullanılmaya başlandı. Üretimde otomatikleşmeye gidildi. Başta ağır ve tehlikeli işler olmak üzere robotlar yaygın olarak kullanılmaya başlandı.

Endüstri 4.0

Otomasyona geçiş, otonom makineler ve sanal ortamlar… Son yıllarda internetteki hızlı gelişme sonucu makinelerin birbirlerini yönetebildikleri döneme geçmiş bulunuyoruz. Veriler hızla artmakta ve yapay zekâ tekniklerinin uygulama alanları genişlemektedir. Toplu verilerin içerisinden desenlerin, bağların ortaya çıkması ve akıllı sistemlerin devreye girmesi hızla devam etmektedir.

Endüstri 5.0

İnsan ve makine el ele... İnsan ve makinenin üretim araçları ve verimliliği artırmak için birlikte çalışması gerektiği düşünülüyor. İnsan zekâsı ve bilişimin ele ele vermesi ile insan merkezli üretim meydana gelmektedir. İnsanlığın sürdürülebilirliği ve güvenliği için ihtiyacımız kadar üretim ve tüketim son derece önem arz etmektedir. Burada da özelleşen ihtiyaçlara göre üretim yani ihtiyaç kadar üretimin ortaya koyulması ile israfın ve çevreye verilen zararın azaltılması ön plana çıkıyor.

Toplum 5.0

Ocak 2016’da Japon hükümeti “Toplum 5.0” terimini kullandı. “Toplum 5.0” nedir? Sanal âlemin gerçek toplumla bütünleşmesidir. Sanayileşme ve hep kazanma hırsı neticesinde insanlığın unutulduğu bir gerçektir. Toplumun ana aktörü teknoloji değil insandır.
Bilişim dünyasındaki gelişmeler her bir insanın sahip olduğu özelliklerin dikkate alınmasını mümkün kılabilmektedir. Kişiye özgü plan, program ve projelerin yapılması, üretimin buna göre gerçekleştirilmesiyle insanların daha mutlu ve huzurlu olmasının ön plana çıkarılması hedeflenmektedir. İnsanların farklılık gösteren yaşam biçimleri ile teknolojiyi kullanarak oluşturabilecekleri yenidünya tasarımı gerçekleşecektir. “Toplum 5.0” ile sayısal dünyanın gerçek toplum ile buluşması arzu edilmektedir.
“Toplum 5.0”a öncülük eden eski Japonya Başbakanı Shinzo Abe, teknolojinin toplumlar tarafından bir tehdit olarak değil, bir yardımcı olarak algılanması görüşünü savunmaktadır. Bu çerçevede sayısallaşmanın toplumsal ve ekonomik etkilerini göz önünde bulundurarak insan ve makineler arasında iş birliği oluşturma gerekliliği ön plana çıkarılmaktadır.
Yeni toplumda insanların şahsi ihtiyaç duydukları hizmetlere erişimlerinin sağlandığı ve kendilerini gerçekleştirebilecekleri bir toplum ideali söz konusudur.

Eğitim 5.0

Hem “Toplum 5.0” hem de “Eğitim 5.0”da teknolojinin tüm kazanımları insanlığın yararına kullanılacak biçimde tasarlanmıştır. Her ikisi de öğrencilere kişiselleşmiş, kendi yeteneklerine, tercihlerine göre seçim yapabilecekleri, proje bazlı, sahada öğrenme, öz-değerlendirme gibi imkanlar sunmaktadır. “Toplum 5.0’ın vurguladığı değerlerle uyumlu bireylerin yetiştirilmesi amaçlanmaktadır.

Geçtiğimiz yüzyılda küresel olarak ön plana çıkan daha çok kazanma hırsı ve baskı, eğitimde de kendini gösterdi. Eğitim ve öğretimde başarının sınavlar ile ölçülmesi, çocukların yeteneklerinin göz ardı edilmesine yol açtı. Rekabetten ziyade niteliklerin ve ihtiyaçların ön planda olduğu bir sistemin hayata geçirilmesiyle mezunların daha rahat iş bulması ve en önemlisi çalıştığı işi severek yapması sağlanabilir. Küresel sürdürülebilirlik için hem iyi donatılmış hem de şahsiyetli bireyler ön plana çıkmaktadır. Öğrencilerin yeteneklerinin belirlenmesi ve toplumun ihtiyaç duyduğu alanlar ile eşleştirilmesi gündeme gelmektedir.

Küresel, bölgesel ve yerel yapı göz önünde bulundurularak hazırlanan bir eğitim sistemiyle sektörün ihtiyaç duyduğu nitelikli insan kaynaklarının hazırlanması, sosyo-ekonomik olarak katma değeri yüksek bir yatırım ortaya koyacaktır.

Eğitim ve öğretim küresel, bölgesel ve yerel boyutların yanında eğitim alacak bireylerin erken yaşlarda kabiliyetlerinin ortaya çıkarılması ve eğitim içeriği ile eşleştirilmesi ile daha mükemmel olabilir. Eğitim ve öğretimde öğrencilerin 21. yüzyıl becerileri ile yetiştirilmesinin yanında toplumun gelenekleri, görenekleri, milli ve manevi değerleri ile donatılması son derece önem arz etmektedir. Buralardaki uyuşmazlıklar hayatın her aşamasında farklı şekillerde olumsuzluk olarak karşımıza çıkabilmektedir.

Teşhis ve tedavideki süreç, başarı için son derece önemlidir. Nasıl ki bir araba sürücülüğü uygulama olmadan öğrenilemez veya noksan olur ise eğitimde de teori ile pratiği bütünleştirmek verimliliği artırırken toplumda da birçok alanda eksikliklerin giderilmesine katkı sağlayacaktır. Sektörün ihtiyaç duyduğu ve sektör ile uyumlu insan kaynağının yetiştirilmesinde çocukların yeteneklerinin keşfedilmesi ve geliştirilmesine yönelik mesleki yetkinlik kazandıran eğitime ihtiyaç fazladır. Bunun eğitim ve öğretimin önemli bir parçası olarak sistemde yer alması sağlanabilir.
Kendisini ve çevresini tanıyan faydalı işler yapabilen bir nesil yetiştirebilmek, gençlere araştırma, geliştirme ve uygulama kültürünün erken yaşlarda kazandırılmasıyla gerçekleştirilebilir ancak. Bunun için iletişim, sosyalleşme, anlama, dinleme, sabır gibi yetenekler, uygulamaya konulmalıdır. Çocukların erken yaşlarda takımlaşma, toplantı idaresi, hedef belirleme, görev paylaşımı, karar alabilme yetisini kazanabilmesinde uygun ortamların oluşturulması son derece önemlidir.

Öğrencisi fazla olan bölgeler için çok zor olsa da gelişen teknolojiler ile öğretmenlerin öğrencilerini, öğrencilerin ise öğretmenlerini ve takım arkadaşlarını seçebilecekleri, zaman ve mekândan bağımsız öğrenme ortamlarının farklı bir yapıya bürünebileceği bir döneme doğru gidiyoruz. Ölçme ve değerlendirmenin sahada yapılabileceği yarınlar çok yakın olabilir.

Günümüzde genellikle iş okul bittikten sonra aranmaktadır. Yarınlarda ise işverenlerin ve işçilerin birbirlerini öğrencilerin daha staj döneminde seçebilecekleri bir döneme doğru hızla ilerliyoruz. Sonuç olarak henüz mezun olmamış öğrencilerimiz, stajlarını çok iyi değerlendirmeliler ve mezun olduklarında çalışacakları iş yerine staj esnasında kendilerini kabul ettirecek gayreti göstermeliler. Çocuklara değişen iş dünyası, meslek yapısına uyum sağlamaları bir yana, bu değişime öncülük etmeleri için gereken becerileri kazandırmalıyız.

Her çocuk farklı fıtrat ile dünyaya geldiği için alacakları eğitimin de şahsî olması kadar tabii bir şey olamaz. Gelişen yapay zekâ teknikleri ile her çocuğa özel bir eğitim ve öğretim müfredatının geliştirilmesi üzerine yapılan çalışmaların hızla çoğalmasıyla yeni bir sektörün oluşması ihtimali vardır. Öğretim süreci şahsileştirilip en verimli şekilde devam ederken, çocukların eğitim sürecinde akranları ile buluşturularak devam etmesi ile ilgili yeni okul anlayışının oluşturulmasına dair çalışmalar hızlandırılabilir. Çocuklarımızın eğitiminde yeteneklerinin filizlenmesi için uygun iklimlerin oluşturulması mühimdir. Yapay zekâ ile zenginleştirilmiş sanal öğretmenlerin yetiştireceği sadece başarı odaklı değil sosyal bir varlık olarak akranlarla zenginleştirilmiş yani örgün eğitim süreci insanlığın sürdürülebilir geleceği için önemli bir anahtar kelimedir.

HÜRRİYET

İNTERNET BASIN SAYFASINI
YORUMUNUZU YAZIN ...
Farklı olanı seçin:
# # # # # #
SON EKLENEN HABERLER