Ambalajlı sulardaki fiyat farkı, markadan markaya 10 kata varan oranlarda değişiyor. 500 ml ambalajlı bir marka 1,75 liraya satılırken, bir başka markanın fiyatı 11 liraya kadar çıkabiliyor. Uzmanlar “Hiçbir temel gıda ürününde bu oranda fiyat farkı yok. Paketli suya tavsiye edilen fiyat ibaresi gelmeli” diyor.
Son dönemlerde ambalajlı su fiyatlarındaki fahiş fiyat artışların yanında, markalar arasındaki fiyat farklılıkları da kamuoyunun dikkatini çekiyor. Örneğin 500 ml küçük su fiyatı bir markada 1,75 lira iken, bir başka markada 11 liraya kadar yükseliyor. Su fiyatlarındaki 10 kata varan farkı fiyat etiketleri tüketicilerin kafasında soru işaretleri oluşturuyor. En çok merak edilen konu ise fiyat farklılıklarının nedeni…
Tüketiciler “ikisi de içilebilir su ise, biri diğerinden neden 10 kat farklı?” eleştirisinde bulunuyor. Yaptığımız araştırmalara göre su fiyatlarının belirlenmesinde en büyük etkenlerin; ambalaj, depolama, dağıtım ve nakliye olduğu görülüyor. Ancak üreticiler, suyun içeriğinin de fiyat farklılıklarında etken olduğunu ifade ediyor. Üreticiler aynı zamanda piyasaya sürülen suların belli fiyat aralığında olduğunu, fiyat farkı oluşumunda market ve diğer satış kanallarının da etkisi olduğunu ifade ediyor. Gıda mühendisleri ise suyun içeriğindeki değerlerin fiyatları bu oranda etkilemeyeceğini belirterek markaların veya perakende sektörünün etiketleri kendilerinin belirlediğini belirtiyor.
PH DEĞERİ FİYATI ETKİLEMEZ
Konuyla ilgili gazetemize konuşan Gıda Mühendisi Özgür Çalışkan “Üretim safhasındaki girdi maliyetleri ile ilgili bir şey söylemem mümkün değil. Markalar kendilerine göre bir yapılanma içinde… Ancak suyun içeriğinde bulunan etken maddeler fiyatları etkilemez. İçtiğimiz su temiz, yani mikroorganizmalardan arındırılmış olmalı. Ayrıca içinde bakır, cıva gibi ağır metaller olmamalı. Zaten paketli bir ürün satıyorsanız bunu uygulamanız gerek. İçtiğimiz suyun pH değeri ve mineral içeriğinin fiyata bir etkisi yok. Bu aşamada su arıtma cihazları da tüketim için oldukça ideal” diyor.
PİYASA YÜZDE 90 YABANCININ ELİNDE
İstanbul Gazoz Su Şerbet Boza Turşu ve Sirke İmal Edenler ve Satanlar Esnaf Odası Başkanı Turan Akkaya ise “Piyasadaki su markaları yabancıların elinde. İstedikleri gibi at koşturuyorlar. Pazarın yüzde 90’ı küresel markaların kontrolünde. Birlikte hareket ederek fiyatı belirliyorlar. Market kârları da cabası. Tüm bunlar su zammının en temel nedenleri. Yoksa su çıkarmak büyük para değil. Su sektörü acilen yerlileştirilmeli. Gerekirse devlet bu işi kaynağında kontrol etmeli. Çünkü su petrolden daha değerli hâle geliyor” dedi.
AYNI ÜRÜN, ÜÇ FARKLI MARKET, 3,5 KAT FİYAT
Serbest piyasa adı altında fahiş fiyat uygulaması marketlerde ve pazarda satışa sunulan birçok üründe de kendini gösteriyor. Mesela aynı marka diş fırçası büyük bir market zincirinde 270, bir kozmetik mağazasında 140 lirayken, bir diğer çok şubeli markette 79 liradan alıcı buluyor. Vatandaşlar, “Bu durum serbest piyasa mı, yoksa düpedüz soygun mu” derken, devletin vatandaşları korumak için fahiş fiyata göz yummaması gerektiğini dile getiriyorlar.
PAKETLİ ÜRÜNLERE TAVSİYE EDİLEN FİYAT YAZILMALI
Tüketici Konfederasyonu (TÜKONFED) Başkanı Aydın Ağaoğlu, gazetemize konuyla ilgili olarak yaptığı açıklamada “Dönem dönem belli ürünlerdeki hayatın olağan akışına uygun olmayan fiyat değişimleri görüyoruz. Özellikle ambalajlı ürünlerde bu durum sıkça yaşanıyor. Son olarak ambalajlı su fiyatlarıda da bu yaşanıyor. Bunun dışında, özellikle markalar arasındaki 10-11 kat fiyat farklılığının olmasını normal karşılamak mümkün değil. Ambalajlı su fiyatlarını belirleyen belli unsurlar var. Bunların başında ambalaj, etiket, depolama ve nakliye geliyor. Kısacası ham su, fiyatın içinde en düşük kalem. Bu suyun içindeki pH veya mineral farkları da fiyatı bu denli etkilemiyor. Doğal olarak ortada bir fırsatçılık var. Bu nedenle mutlak paketli ürünlere tavsiye edilen satış fiyatı ibaresinin koyulması lazım. Bu konuyu Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan da gündeme getirdi. Su olmazsa hayat olmaz, insanın en temel gıdası sudur. Bu konu bu nedenle kritik öneme sahip” dedi.
Ambalajlı suların iyi denetlenmediğini de söyleyen Ağaoğlu “Bakanlık su denetimini kaynaktan yapıyor. Ancak paketlendikten sonra da suyun formunda bozulmalar yaşanabiliyor. Stokta veya depoda güneş ışığına maruz kalan sular bozulabiliyor. Bu nedenle ilgili bakanlığın paketli suları da denetlenmesi gerekiyor. Ayrıca bazı markalar fason dolum yaptırıyor. Üzerine etiket yapıştırarak satışa sunuyorlar. Bu fason üretim tarafında da yeterince özenin gösterilmediği yönünde bilgiler geliyor. Bu sektördeki fason üretimlere de dikkat edilmeli” diye konuştu.